Gazi Kars’ın Kurtuluşu (30 Ekim 1920) ve Tarihsel Arka Planı

 


Kars’ın Kurtuluş Günü olarak anılan 30 Ekim 1920, şehrin yaklaşık 40 yıl süren Rus egemenliğinden kurtularak anavatana kavuştuğu tarihtir

tr.wikipedia.org. Bu zafer, Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Türk ordusunun Kars’ı Ermeni işgalinden geri almasıyla mümkün olmuşturtr.wikipedia.org. Kars’ın kurtuluşunu anlamak için, şehrin Rus hakimiyetindeki yıllarını, coğrafi önemini, bu dönemde yaşanan trajedileri ve bölgedeki siyasi-militar gelişmeleri tarihsel bir bakışla incelemek gerekir. .

Rus Hakimiyeti Altında 40 Yıl: Demografik, Ekonomik ve Siyasal Etkiler

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ağır bilançosu olarak Kars, 1878 Berlin Antlaşması ile Çarlık Rusya’sına bırakıldı. Böylece başlayan 40 yıllık Rus egemenliği, Türk edebiyatında “40 yıllık siyah günler” olarak anılırresearchgate.net. Bu dönemin başında, Rus idaresini kabul etmek istemeyen 80 binin üzerinde Türk-Müslüman nüfus, antlaşma uyarınca Kars vilayetini terk etmek zorunda kaldıresearchgate.net. Boşalan yerlere Rus yönetiminin teşvikiyle Ermeni ve Rum nüfus akını gerçekleştiresearchgate.net. Çarlık Rusyası bölgede sistemli bir Ruslaştırma ve Hıristiyanlaştırma politikası izledi; Molokanlar ve Duhoborlar gibi Rus mezheplerine mensup topluluklar ile çeşitli Hıristiyan grupları Kars ve çevresine yerleştirildiresearchgate.net. Bu kapsamlı demografik değişim sonucunda, I. Dünya Savaşı arifesinde Kars vilayetinde etno-dini denge değişti. Özellikle 1914-1915 yıllarında yaşanan şiddet olaylarının ardından Ermeni nüfusu, tarihinde ilk kez bölgedeki Türk nüfusunu sayıca geçtiresearchgate.net.

 

Kars’ta Rus işgali döneminden kalma kesme bazalt taştan inşa edilmiş tarihi bir kamu binası. Rus idaresi, şehir merkezinde birbirini dik kesen geniş caddeler açarak Baltık mimarisi üslubunda yapılar inşa etmiştirtr.wikipedia.org.
Rus hakimiyeti yıllarında Kars’ın çehresi ve altyapısı da önemli ölçüde değişti. Çarlık yönetimi, Kars Çayı’nın batısındaki eski Osmanlı yerleşimini boşaltıp şehri bugünkü Yusufpaşa, Ortakapı ve Cumhuriyet mahalleleri civarında yeniden planladıtr.wikipedia.org. 1890’larda getirilen yabancı mühendisler ile ızgara planlı geniş caddeler inşa edildi; bu caddeler boyunca Baltık mimarisi tarzında tek, iki ve üç katlı taş binalar yükselditr.wikipedia.org. Günümüzde dahi ayakta kalan ve tescil altında olan bu Rus dönemi yapıları, Kars’ın mimari mirasının parçasıdır. Ekonomik alanda da entegrasyon yaşandı: 1899’da Kars-Gümrü-Tiflis demiryolu tamamlanarak şehir Transkafkasya demiryolu ağına bağlandıkars.bel.tr. Bu hat, Kars’ı Batum üzerinden Karadeniz limanlarına ve Kafkasya içlerine bağlayarak ticareti canlandırdı. Rus idaresi ayrıca Kars Oblastı adıyla bölgesel bir yönetim birimi kurdu; Kars, Ardahan, Kağızman, Oltu gibi kazalara ayrılan vilayet doğrudan Tiflis’teki Rus Kafkas yönetimine bağlandıresearchgate.net. Tüm bu idari ve altyapısal adımlar, bölgenin Rus İmparatorluğu’na entegrasyonunu pekiştirdi.

 

I. Dünya Savaşı sonlarına doğru, 1917 Rus Devrimi ile Çarlık çöktüğünde Kars’taki dengeler yeniden değişti. Bolşevik yönetimin Mart 1918’de imzaladığı Brest-Litovsk Antlaşması gereği “Elviye-i Selase” olarak bilinen Kars, Ardahan ve Batum sancakları Osmanlı Devleti’ne iade edildiresearchgate.net. Böylece tam 40 yıl sonra şehir yeniden Türk vatanının parçası oldu. Rus ordusu çekilirken, Rusların yerleştirdiği Hıristiyan toplulukların çoğu da bölgeden ayrıldı; yerine savaştan kaçmış veya sürgüne gitmiş yerli Müslüman halk geri dönmeye başladıresearchgate.net. Kars ve çevresi, Osmanlı Devleti’nin Mondros Mütarekesi’ne kadarki kısa süreli hakimiyeti sırasında bir nebze nefes aldıysa da, önümüzdeki dönemde daha çetin sınavlarla yüzleşecekti.

Kars’ın Coğrafi Önemi ve Bölgesel Rolü

Kars, jeostratejik konumu itibarıyla yüzyıllar boyunca büyük güçlerin mücadele sahası olmuştur. Anadolu’nun Kafkasya’ya açılan kapısı konumundaki bu serhat şehri, ilkçağlardan beri İpek Yolu üzerinde önemli bir kavşak noktası olarak varlık göstermiş ve birçok uygarlığın geçişine tanıklık etmiştirtr.wikipedia.org. Yüksek rakımlı Kars Platosu ve Kars Kalesi’nin hakim manzarası, hem askeri hem ticari açıdan bölgeye hükmetmek isteyen devletler için vazgeçilmezdi. Nitekim 19. yüzyılda Rusya’nın sıcak denizlere inme stratejisi çerçevesinde Kars, ele geçirilmesi gereken ilk hedeflerden biriydiresearchgate.net. Çarlık ordusu 1807, 1828, 1855 ve 1877 yıllarında dört kez Kars’ı zapt etmeye yönelik harekatlar düzenlemiş; nihayet 5 Kasım 1877’de Kars Kalesi’nin düşmesiyle emeline ulaşmıştırresearchgate.net. Bu durum, şehrin savunma değeri kadar saldırı için bir atlama taşı olarak da görüldüğünü gösterir. Kars’ın düşmesiyle Ruslar, Anadolu’nun iç kısımlarına Erzurum istikametinde ilerleme fırsatı bulmuşlardır.

 

Kafkasya ve Anadolu arasındaki sınır hattında yer alan Kars ve çevresi, XX. yüzyıl başlarında da jeopolitik önemini korudu. Özellikle I. Dünya Savaşı sonrasında imparatorlukların dağılmasıyla bölgede Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan adlarında yeni devletler ortaya çıktı. Kars ise çoğunluğu Türk/Müslüman olan halkıyla bu belirsiz coğrafyada hakimiyet mücadelesinin odağı haline geldidergipark.org.tr. Osmanlı Devleti’nin çekilmesiyle birlikte Kars üzerinde Ermeni ve Gürcü iddiaları yükseldi; aynı zamanda bölgedeki Türk halkı da kendi kaderini tayin etme arayışındaydı. Kars’ın konumu, Doğu Anadolu’yu Güney Kafkasya’ya bağlayan kilit noktada olması nedeniyle, bu üç milletin (Türk, Ermeni, Gürcü) ve onların destekçisi büyük güçlerin hesaplaşmalarında kritik rol oynadı. Nitekim 1918-1920 arasında bölgede yaşanan çatışmaların çoğu, Kars ve çevresini kontrol etme amaçlıydı. Şehrin kurtuluş mücadelesi de bu geniş jeopolitik denklem içinde şekillendi.

Ermeni Mezalimi ve Türk Halkına Yönelik Kıyımlar

Kars ve civarı, I. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru ve sonrasında trajik etnik çatışmalara sahne oldu. Osmanlı döneminde uzun süre barış içinde yaşayan Ermeni ve Türk nüfus, savaşın etkisiyle karşılıklı güvensizlik içine girdi. 1915’te Osmanlı topraklarında yaşanan Ermeni Tehciri’nin intikam duyguları, Kafkasya cephesinde Ermeni gönüllü birlikleri ile Türk/Müslüman milisler arasında kanlı hesaplaşmalara yol açtı. Özellikle Rus ordusunun çekilmesinden sonra, 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi’nden hemen sonra bölgede otorite boşluğu doğdu. Bu boşluğu fırsat bilen Ermeni milliyetçi unsurları, Kars ve çevresindeki Müslüman köy ve kasabalara yönelik kıyım hareketlerine giriştilerdergipark.org.tr. Mondros sonrası kurulan Ermenistan hükümeti, Kafkasya ve Doğu Anadolu’da silahlı çeteler yoluyla Müslüman ahaliyi katliamlarla yıldırmaya çalıştıdergipark.org.tr. Kars ve Iğdır, bu dönemde Ermeni çetelerinin zulmünden en ağır etkilenen bölgeler arasındaydıdergipark.org.tr.

 

1918-1920 yılları arasında “Ermeni mezalimi” olarak anılan bu şiddet dalgası, yüzlerce masum sivilin hayatına mal oldu. Bölgedeki tanıkların ve dönemin Türk basınının aktarımlarına göre, köyler yakılıp yıkılmış, kadın, çocuk demeden insanlar katledilmiştir. Örneğin Ağustos 1919’da Kağızman civarındaki Tavus (Gedikli) köyünde, Ermeni çeteleri köy halkını “beşikteki çocuğa varıncaya kadar” katledip evleri ateşe vermiştirdergipark.org.tr. Canını kurtarmak isteyenler, dağlara sığınarak hayatta kalmaya çalışmıştırdergipark.org.tr. Yine Kars’a bağlı Başgedikler İstasyonu’nda, Kağızmanlı yedi Türk yolcu trenden indirilerek kurşuna dizilmiştirdergipark.org.tr. Bu vahşet tablosu, Türk kamuoyunda derin infial yaratmış; Türk kaynakları bu olayları “Türklere yönelik soykırım girişimi” olarak nitelendirmiştir. Nitekim hem Osmanlı arşiv belgeleri hem de Albayrak gazetesi gibi milli basın organları, 1918-1920 yıllarında Ermeni Taşnak hükümeti ve çetelerince uygulanan sistematik katliamları ayrıntılarıyla dünya kamuoyuna duyurmaya çalışmıştırdergipark.org.trdergipark.org.tr. Bu acı tecrübeler, Kars halkının kurtuluş azmini bilemiştir ve Kazım Karabekir Paşa’nın önderliğinde yürütülen askeri harekatı meşru kılan insani bir gerekçe olarak da tarihe geçmiştir.

Kazım Karabekir Paşa’nın Askerî ve Siyasi Liderliği

Doğu cephesindeki başarıların mimarı olan Kazım Karabekir Paşa, Kars’ın kurtuluş sürecinde hem askeri hem siyasi açıdan kritik bir liderlik sergiledi. Mondros Mütarekesi sonrası Erzurum’da konuşlu bulunan 15. Kolordu Komutanı Karabekir, birliklerini terhis etmeyerek bölgede Türk varlığının caydırıcı gücü oldu. 1920 yılına gelindiğinde Ankara’daki Büyük Millet Meclisi Hükûmeti, doğuda Ermeni saldırılarının artması üzerine ilk askeri harekâtı Ermenistan üzerine yapma kararı aldıhaberalp.com. Karabekir Paşa, kış şartlarının çetinliği nedeniyle taarruzu bahara erteletmeyi başardı ve bu süreyi hazırlıkla geçirdihaberalp.com. Ancak Ermeni kuvvetlerinin sınır köylerimize saldırıları ve sivil halka yönelik katliamlarının sürmesi üzerine, Karabekir harekâta bir an evvel başlanması için ısrar ettihaberalp.com. Nihayet Eylül 1920 sonunda Ankara’dan onay çıkmasıyla Kazım Karabekir, emrindeki 15. Kolordu’yu Doğu Cephesi Orduları şeklinde yapılandırarak taarruza geçtihaberalp.com.

 

Karabekir Paşa’nın askeri dehası kısa sürede sonuç verdi. 28 Eylül 1920’de başlayan taarruzda Türk kuvvetleri bir gece baskınıyla Ermeni savunmasını yardı; 29 Eylül’de Sarıkamış geri alındı, 1 Ekim’de Kağızman kurtarıldıhaberalp.com. Ardından Kars üzerine yürüyen Karabekir, şehri doğudan ve güneyden kuşatarak stratejik mevzileri ele geçirditr.wikipedia.org. 30 Ekim 1920 sabahı her yönden genel taarruz emrini veren Kazım Karabekir, kısa sürede kesin zafere ulaştıhaberalp.com. Üç tümen ve milis kuvvetlerinden oluşan birliklerimizin şiddetli saldırısı karşısında Ermeni birlikleri dağıldı; Kars Kalesi ve şehir merkezi birkaç saat içinde tamamen kontrol altına alındıhaberalp.com. Bu muharebede Ermeni tarafı ağır kayıplar verirken, Türk ordusunun zayiatı oldukça düşük kaldıtr.wikipedia.org. Kaçabilen Ermeni kuvvetleri Kars’ı terk ederek Gümrü (Aleksandropol) yönüne çekildi; ertesi gün Kazım Karabekir Paşa, gösterdiği kahramanlık dolayısıyla ferik (korgeneral) rütbesine terfi ettirilditr.wikipedia.org. Karabekir’in liderliği sadece askeri zaferle sınırlı kalmadı, aynı zamanda Gümrü Antlaşması (3 Aralık 1920) müzakerelerinde ve 1921 Kars Antlaşması sürecinde de etkili oldu. Doğu sınırlarımızın güvence altına alınması ve bölgede kalıcı barışın tesisinde Karabekir Paşa’nın ileri görüşlü diplomatik hamleleri belirleyici olmuştur. Tüm bu yönleriyle Karabekir, halk arasında haklı olarak “Şark Fatihi” (Doğu’nun Fatihi) unvanıyla anılmış, Kars ve çevresindeki Türk varlığının ebedileşmesinde başrolü oynamıştır.

Kafkas İslam Ordusu’nun Bölgedeki Rolü

Kars’ın kurtuluş öyküsünde 1918 yılındaki Kafkas İslam Ordusu müdahalesini de unutmamak gerekir. I. Dünya Savaşı’nın son yılında, Osmanlı Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın girişimiyle kardeşi Nuri Paşa komutasında teşkil edilen Kafkas İslam Ordusu, Azerbaycan ve Kafkasya’daki soydaş ve dindaşların imdadına koştu. Bu ordunun çekirdek gücü, bizzat Kars, Ardahan ve Iğdır yöresi ahalisinden toplanan 12 bin gönüllü askerden oluşmaktaydıqha.com.tr. Osmanlı subayları tarafından eğitilen ve donatılan Kafkas İslam Ordusu, 1918 yazında Gence ve çevresindeki dağınık Müslüman kuvvetleri birleştirerek Bakü’yü işgal eden Bolşevik-Ermeni birliklerine karşı harekete geçtiqha.com.tr. Zorlu muharebelerin ardından 15 Eylül 1918’de Bakü’ye giren Nuri Paşa komutasındaki bu birlikler, Azerbaycan’ı emperyalist güçlerin ve Ermeni milislerin kıskacından kurtarmayı başardıqha.com.tr. Böylece Batı ve Doğu Türklüğünü buluşturan tarihi bir zafer kazanıldı.

 

Kafkas İslam Ordusu’nun başarısı, Kars ve çevresindeki Müslüman halk üzerinde de derin bir etki bıraktı. Her ne kadar Bakü zaferinin hemen ardından Mondros Mütarekesi imzalanıp Osmanlı kuvvetleri geri çekilmek zorunda kalsa da, Kafkas İslam Ordusu’nun varlığı bölgedeki Müslüman halka moral ve umut aşıladı. Kars, Ardahan ve Iğdır’dan gönüllülerin bu orduya katılması, bölgede Türk direniş ruhunun canlı olduğunun göstergesiydiqha.com.tr. Nuri Paşa ve askerleri sayesinde 1918’de Kafkaslarda büyük bir kıyımın önüne geçilmiş olması, sonraki yıllarda verilen bağımsızlık mücadelesine de ilham verdi. Kafkas İslam Ordusu, ömrü kısa olsa da, kardeş Kafkas halklarıyla dayanışmanın ve ortak düşmana karşı birlik olmanın simgesi haline geldi. Kars’ın kurtuluşunda doğrudan yer almamış olsa bile, 1918’deki bu müdahale olmasaydı, belki de 1920’deki zaferin zemini hazırlanamamış olacaktı.

Güneybatı Kafkas Geçici Millî Hükûmeti (Kars Cumhuriyeti)

Osmanlı ordusunun 1918 sonunda Kars’tan çekilmesiyle, bölgede ortaya çıkan otorite boşluğunu doldurmak üzere yerel Türk halkı kendi kendini yönetme yoluna gitti. 5 Kasım 1918’de oluşturulan Kars İslam Şurası, kısa süre içinde milli bir kongreye dönüştü ve 1 Aralık 1918’de Cenub-ı Garbi Kafkas Hükûmet-i Muvakkate-i Millîyesi (Güneybatı Kafkas Geçici Millî Hükûmeti) adıyla bağımsızlık ilan edildien.wikipedia.org. “Kars Cumhuriyeti” olarak da anılan bu geçici devlet, Kars merkezli olup Batum’dan Nahçıvan’a uzanan bölgedeki Türk-Müslüman ahaliyi temsil etmeyi amaçlıyorduen.wikipedia.org. Cumhurbaşkanlığına Karslı Cihangirzade İbrahim Bey seçilirken hükümette farklı etnik unsurlar (Türk, Kürt, Tatar, Molokan ve Rum temsilciler) da görev aldıen.wikipedia.orgen.wikipedia.org. Ocak 1919’da geniş katılımlı bir parlamento oluşturularak 18 maddelik bir anayasa kabul edildi; kadınlara seçme hakkı tanınması gibi çağının ilerisinde hükümlere yer verildien.wikipedia.org. Resmî dil Türkçe ilan edilirken Kars şehri başkent yapıldıen.wikipedia.org. Ancak yeni yönetim, güvenlik endişesiyle Ermeni nüfusa tam eşit haklar tanımayıp onları kapsam dışında tutmayı tercih etmiş, bu da ilerideki gerilimlerin habercisi olmuşturen.wikipedia.org.

 

Güneybatı Kafkas Hükûmeti, Wilson Prensipleri’nin “halkların kendi kaderini tayin hakkı” ilkesine dayanarak dünya kamuoyundan destek aradı ve özellikle İngiliz işgal yetkilileriyle temasta bulunduhaberalp.com. Başlangıçta Britanyalılar, bu yerel yönetime olumlu bir yaklaşım sergilemiş görünüyordu. Ne var ki kısa süre sonra bölgesel dengeler değişti: İngiltere, Ermenistan ve Gürcistan’ın toprak taleplerini gözeterek Kars’taki Türk hükûmetini feshetme kararı aldı. 19 Nisan 1919’da İngiliz General William M. Thomson emrindeki birlikler Kars’ı işgal etti, parlamento binasını bastı ve hükümet üyelerini tutukladıen.wikipedia.org. İbrahim Bey ve arkadaşlarından oluşan 11 kişilik bir grup Malta Adası’na sürgüne gönderilirken, Kars ve Ardahan bölgeleri İngilizler tarafından fiilen Ermeni yönetimine teslim edildihaberalp.comen.wikipedia.org. Böylece ömrü yalnızca birkaç ay süren Kars Milli Hükûmeti dramatik biçimde sona erdi.

 

Her ne kadar Güneybatı Kafkas Hükûmeti uzun ömürlü olamasa da, tarihsel önemi büyüktür. Kars Cumhuriyeti, Anadolu’da ilk defa bir cumhuriyet yönetimi denemesinin örneği sayılır ve Milli Mücadele dönemindeki Erzurum ve Sivas kongreleriyle benzer ruhu taşır. Bölgede Türk halkının kendi kendini yönetme iradesini dünyaya ilan etmesi bakımından bir öncü adım olmuştur. Nitekim bu geçici hükümetin dağılmasından sonra Kars halkı mücadeleden vazgeçmemiş; silahlı milisler ve fedailer vasıtasıyla Türk varlığını savunmaya devam etmiştir. Kars’ın 1920’deki kurtuluşu, bir bakıma 1919’da dağıtılan milli hükümetin emanetinin silah zoruyla geri alınması anlamına gelmiştir. Bu nedenle Kars Cumhuriyeti, unutulmamış bir hürriyet meşalesi olarak Türk tarihinde yerini alır.

30 Ekim 1920: Kars’ın Kurtuluşu


Tüm bu arka planın ardından, Ekim 1920’ye gelindiğinde Türk ordusu ile Ermeni kuvvetleri arasında karar anı yaklaşmıştı. Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa, Eylül sonundan itibaren kazanılan Sarıkamış ve Kağızman zaferlerinin ardından Kars’ı kurtarmak için planlarını hazırladı. Ermeni tarafı da Kars’ı savunmak üzere tahkimat yapıyor, ancak daha ziyade şehir dışında sahra savaşı taktiği izlemeyi düşünüyordutr.wikipedia.orgtr.wikipedia.org. 30 Ekim 1920 sabahı, Türk topçusunun ateş desteğinde piyade birliklerimiz Kars kalesine ve şehrin kritik noktalarına doğru genel bir taarruza başladıhaberalp.com. O anda Kars Kalesi’nin dışına tertiplenmiş bulunan Ermeni kuvvetleri, Türk birliklerini yandan vurmak üzere karşı taarruza yeltendiyse de, Türk süvari ve piyadelerinin şiddetli hücumu karşısında imha edildihaberalp.com. Yaklaşık üç saat süren çarpışmaların sonunda “Kars zaptedildi” haberi cepheye ve Ankara’ya ulaştıtr.wikipedia.org. Şehirde kalan Ermeni askerleri teslim alınırken, ana kuvvetler geride bıraktıkları mühimmat ve topları da bırakarak Gümrü istikametine kaçtıtr.wikipedia.org. Bu kesin zafer neticesinde Kars, kırk yılı aşkın bir süreden sonra ikinci kez Türk hakimiyetine kavuşmuş oldu.

 

Kars’ın kurtuluşuyla birlikte, Doğu Anadolu’daki savaş fiilen sona erdi. 30 Ekim zaferinden sadece birkaç gün sonra, 3 Aralık 1920’de imzalanan Gümrü Antlaşması, Türkiye ile Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti arasında barışı tesis ettidergipark.org.tr. Gümrü’de Ermenistan, Kars ve çevresinin Türkiye’ye aidiyetini kabul etti; böylece Misak-ı Millî’nin doğu sınırları büyük ölçüde gerçekleşmiş oldu. Ertesi yıl Sovyetlerin Kafkasya’da kontrolü ele almasıyla, TBMM Hükûmeti 16 Mart 1921 Moskova Antlaşması ve 13 Ekim 1921 Kars Antlaşması ile doğu sınırını uluslararası zeminde pekiştirdi. Bu antlaşmalar sonucunda Kars ilinin tamamı ve güneyindeki Iğdır bölgesi Türkiye’de kalırken, Ardahan ve Artvin de anavatana katıldıen.wikipedia.org. Batum ise Gürcistan Sovyet Cumhuriyeti’ne bırakıldı. Kars halkı, kurtuluştan sonra savaşın yaralarını sarmaya girişti; yıllar süren işgal ve çatışmaların enkazı milli birlik ve dayanışma ile temizlendi. 30 Ekim günü, Kars’ın kurtuluş bayramı olarak her yıl anılmaya başlandı ve şehre hizmet eden kahramanlar minnetle yad edildi. Halk arasında Kars’a, Gaziantep örneğinde olduğu gibi, “Gazi Kars” denmeye başlaması da bu fedakarlıkların bir nişanesi olarak görülebilir.

Sonuç

Kars’ın 30 Ekim 1920’deki kurtuluşu, yalnızca bir şehrin düşman işgalinden arındırılması değil, aynı zamanda bir milletin varoluş mücadelesinin doğudaki zafer tacı olmuştur. Kars, 19. yüzyılın son çeyreğinden beri devam eden acılı bir sürecin ardından, milli mücadelenin azmi sayesinde yeniden Türk yurdu haline gelmiştir. Bu makalede ele aldığımız üzere, Kars’ın kurtuluşuna giden yolda Rus hakimiyetinin mirası, bölgenin stratejik önemi, savaş yıllarındaki mezalim ve soykırım girişimleri, Kazım Karabekir gibi liderlerin rolü, uluslararası müdahaleler ve yerel halkın özverisi iç içe geçmiştir. Sonuçta, Kars’ın kurtuluşu Doğu Cephesi’nde Türk milletinin makus talihini yendiği bir dönüm noktasıdır. Bu zafer ile Türkiye’nin doğu sınırları güvence altına alınmış, binlerce yıllık Türk yurdu Kars ebediyen anavatana bağlanmıştır. Gazi Kars, geçmişin derslerini unutmadan, bugün de sınırlarımızın şanlı bir bekçisi ve bağımsızlığımızın gururlu bir sembolü olarak yaşamaya devam etmektedir.

 

 


Yorumlar