Çıldırlı Âşık Şenlik: Hayatı, Milli Bilinç Mücadelesi ve Eserlerinde Bağımsızlık Tutkusu

 

Giriş

  1. yüzyıl Anadolu ve Kafkasya halk edebiyatının önde gelen temsilcilerinden Çıldırlı Âşık Şenlik (1850-1913), yaşadığı bölgenin siyasi çalkantıları içerisinde sazı ve sözüyle halkına yön vermiş bir halk ozanıdırtr.wikipedia.org. Özellikle 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi sonrasında doğu vilayetlerinin Rus işgaline girdiği yıllarda, Âşık Şenlik halkı bir arada tutan bir toplum önderi olarak ön plana çıkmış; milli ve manevi duyguları canlı tutan şiirleriyle tanınmıştırdergipark.org.trtr.wikipedia.org. “93 Koçaklaması” adıyla bilinen ünlü destansı şiiri, “Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana” mısrasıyla o dönemde vatan savunmasının adeta parolası haline gelmiştirtr.wikipedia.org. Aynı şekilde “Allah’tan Âl Osmanlı İsterem” diye bilinen şiirinde dile getirdiği arzular, Osmanlı Devleti’ne duyduğu bağlılık ve bağımsızlık özlemini yansıtır. Bu makalede Âşık Şenlik’in hayatı, Çıldır ve çevresindeki faaliyetleri, Rus işgali altındaki yıllarda halkı milli bilince yönlendirme çabaları ve özellikle bahsi geçen iki eseri ışığında bağımsızlık tutkusu ele alınacaktır. Ayrıca Osmanlı Devleti ve Kafkas halklarıyla ilişkileri ve ozanın zehirlenerek öldüğü yönündeki iddialar, akademik bir yaklaşımla incelenip güvenilir kaynaklar eşliğinde tartışılacaktır.

Âşık Şenlik’in Hayatı ve Çıldır Yöresindeki Faaliyetleri


Asıl adı Hasan olan Âşık Şenlik, 1850 yılında bugünkü Ardahan ilinin Çıldır ilçesine bağlı Suhara (şimdiki adıyla Yakınsu, kendi onuruna “Âşık Şenlik” adını almıştır) köyünde doğmuşturteis.yesevi.edu.tr. Ailesi, 18. yüzyılda Kafkasya ve İran Azerbaycan’ından göç ederek Çıldır ve Ardahan havalisine yerleşmiş Karapapak (Terekeme) Türkleri’ndendirteis.yesevi.edu.tr. Babası Molla Kadir çiftçilikle geçinen bir köylü, annesi Zeliha ise okur-yazar, zeki ve kültürlü bir kadındıteis.yesevi.edu.tr. Küçük yaşlardan itibaren yöredeki uzun kış gecelerinde anlatılan halk hikâyeleri, şehitlik menkıbeleri, destanlar ve 93 Harbi’nin acı hatıralarıyla büyüyen Hasan, bu zengin kültürel ortamın etkisiyle yurt sevgisi ve kahramanlık duygularını erken yaşta benimsediteis.yesevi.edu.trteis.yesevi.edu.tr. Gençliğinde halk ozanlarına özgü rüyada “bade içme” deneyimini yaşadığı rivayet edilir; bir av esnasında uykuya daldığında rüyasında pir elinden bade içerek aşıklık yeteneğini kazandığını, Tanrı’nın lütfuyla Arapça, Farsça ve İbranice öğrendiğini dile getirmiştirteis.yesevi.edu.trteis.yesevi.edu.tr. Bu olaydan sonra “Hak âşığı” olarak tanınmaya başlayan Hasan, mahlas olarak “Şenlik” adını almış ve yörede ünü yayılmaya başlamıştırteis.yesevi.edu.tr.

Âşık Şenlik, formel bir medrese eğitimi almamış olsa da, genç yaşta çevresindeki usta âşıkları dinleyerek ve onlarla atışarak kendini yetiştirdi. Çıldır’ın sözlü kültür ortamında yetişen Şenlik, köyüne gelen aşıkları dikkatle takip etmiş; bu meclislerde öğrendiklerini ve annesinin sağladığı okuma-yazma bilgisiyle edindiği birikimi harmanlayarak kısa sürede söz ustalığıyla temayüz etmiştirteis.yesevi.edu.tredebiyatvesanatakademisi.com. 19 yaşında Ahılkelekli Âşık Nuri’den saz çalmayı öğrenip formel anlamda çırağı oldu ve böylece hem söz hem saza vakıf bir halk ozanı haline gelditr.wikipedia.org. Kısa sürede ün kazanan Âşık Şenlik, Kars ve Ardahan çevresinin yanı sıra Gürcistan, Ahıska, Borçalı, Tiflis ve Revan gibi Kafkas coğrafyasının pek çok yerine seyahat ederek döneminin diğer âşıklarıyla karşılaşmalar yaptı, çeşitli düğün ve şölenlere katıldıtr.wikipedia.orgedebiyatvesanatakademisi.com. Özellikle Erzurumlu Âşık Sümmani ile dostluğu meşhurdur; Sümmani ile bir kardeş gibi diyar diyar dolaşmış, bir çok atışma ve müşterek hikâye anlatma geleneğini paylaşmışlardıredebiyatvesanatakademisi.comedebiyatvesanatakademisi.com. Yine Azerbaycan’ın ünlü ozanlarından Âşık Elesger (Azerbaycan Türkçesiyle Aşıq Ələsgər) gibi isimlerle de tanışmış ve karşılıklı etkileşimde bulunmuşturaregem.ktb.gov.trtr.wikipedia.org. Bu sayede Âşık Şenlik sadece kendi yöresinde değil, Azerbaycan ve Doğu Anadolu sahasındaki ozanlar arasında da saygın bir konum edinmiştir.

Âşık Şenlik, bir yandan usta âşıkların eserlerini öğrenip geleneğe vâkıf olurken diğer yandan kendi özgün hikâyelerini ve şiirlerini de oluşturmuştur. Latif Şah, Sevdakâr (Şah) ile Gülenaz Sultan ve Salman Bey ile Turnatel Hanım gibi tamamen kendi tasnifi olan halk hikâyeleri kaleme almış, bu hikâyelerin içerisine koşma ve türkü formunda şiirler yerleştirmiştirteis.yesevi.edu.trteis.yesevi.edu.tr. Ayrıca âşıklık geleneğinde “musannif âşık” (hikâye derleyip oluşturan ozan) olarak anılmasını sağlayan bu hikâyelerde, bölgedeki gerçek olaylardan ilham alarak kurguya milli ve manevi değerleri yansıtmıştırteis.yesevi.edu.trteis.yesevi.edu.tr. Şiir teknikleri bakımından da son derece mahir olan Şenlik; divani, koşma, tecnis, destan, türkü, bayatı gibi halk şiiri biçimlerinde toplam 1600’den fazla dörtlük bırakmıştırteis.yesevi.edu.trteis.yesevi.edu.tr. Terekeme (Karapapak) şivesini şiirlerinde ustalıkla kullanmış; Azerbaycan sahası âşık edebiyatının şekil ve makam özelliklerini Anadolu’ya taşıyarak kendine özgü bir ekol yaratmıştırteis.yesevi.edu.tr. Bu yönüyle, çağdaşı halk ozanları üzerinde derin etkiler bırakmış; ondan sonra gelen pek çok âşık (Sümmani, Posoflu Zülâli, Âşık Elesker vb.) Şenlik’in üslubunu örnek almıştırtr.wikipedia.orgteis.yesevi.edu.tr.

Rus İşgali Döneminde Milli Bilinci Uyandırma Çabaları

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) Osmanlı Devleti için ağır bir yenilgiyle sonuçlanmış; Kars, Ardahan, Artvin ve çevresi yaklaşık kırk yıl boyunca Çarlık Rusyası yönetimine bırakılmıştırteis.yesevi.edu.tr. Çıldır ve civarı bu dönemde Osmanlı ile Rus İmparatorluğu arasında sınır hattı konumundaydı ve ardı arkası kesilmeyen savaşlar, zorunlu göçler, muhacirlik dramları halkın hafızasında derin yaralar açmıştırteis.yesevi.edu.tredebiyatvesanatakademisi.com. Bölge halkı bu yıllara “kırk yıllık kara günler” adını vermiş; yaşanan acılar halk edebiyatına yanık ağıtlar, destanlar ve türküler şeklinde yansımıştırdergipark.org.trteis.yesevi.edu.tr. İşte böyle bir esaret ortamında Âşık Şenlik, tüm bu olumsuzluklara rağmen halkının milli ruhunu ayakta tutmaya çalışan bir halk lideri olarak ortaya çıkmıştır. Rus işgali altındaki yıllarda söylediği kahramanlık şiirleri (koçaklamalar ve destanlar), halkın milli ve manevi duygularını diri tutmuş; duygu, düşünce ve eylemde birlik ve bütünlük sağlamıştırdergipark.org.tr. Ozanın dizelerinde ifadesini bulan cesaret, sabır ve umut mesajları sayesinde halk, uzun süren esaret yıllarında kimliğini ve vatan sevgisini unutmayıp direnç göstermiştirdergipark.org.tr. Nitekim Kars’ın işgal yıllarında Şenlik’in şiirlerinin halk üzerindeki etkisini inceleyen bir araştırma, bu eserlerin milli şuuru koruyup kuvvetlendirdiğini ortaya koymaktadırdergipark.org.tr.

Âşık Şenlik, işgal altındaki halkın duygu dünyasına tercüman olurken aynı zamanda onları yüreklendirecek sembolik sözler söylemiştir. 1877-78 savaşı sırasında Osmanlı ordusunun Kafkas cephesindeki kahramanlıkları ve savunma çabaları onun şiirlerine coşkun bir ses ile yansımıştıredebiyatvesanatakademisi.com. Bu dönemde Şenlik’in irticalen söylediği “93 Koçaklaması” adlı destan, askerlere ve milislere adeta moral kaynağı olmuş; halka vatanını ve namusunu canı pahasına koruma fikrini aşılamıştıredebiyatvesanatakademisi.com. Halk arasında el yazısıyla çoğaltılıp dağıtılan bu şiir, kısa sürede direnişin ve baş eğmezliğin bayrağı haline gelmiştirteis.yesevi.edu.tr. Söz konusu yedi kıtalık koçaklamanın nakarat halinde tekrarlanan “Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana” dizesi, esaret altındaki Türk halkının toplu yemini gibi her dile pelesenk olmuşturteis.yesevi.edu.trteis.yesevi.edu.tr. Âşık Şenlik bu koçaklamada, yenilgi ve işgal koşullarında dahi “kuşanın kılıcı, giyinin donu / Kavga bulutları sardı her yanı / Doğdu koç yiğidin şan alma günü / Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana” dizeleriyle halkına umut aşılamış, vatan savunmasında ölümü göze alma kararlılığını dile getirmiştirteis.yesevi.edu.trteis.yesevi.edu.tr. Millî şair, bu ve benzeri destanlarında esaret altındaki insanlara cesaret vermiş; gelecek nesillere de bir milli şuur ve yurt sevgisi mirası bırakmıştırteis.yesevi.edu.tr.

Diğer taraftan, işgalin yol açtığı toplumsal dramları da Şenlik’in dizelerinde görmek mümkündür. 93 Harbi sonrasında Kafkasya’dan ve Anadolu’dan göç etmek zorunda kalan muhacirlerin acılarını dile getirdiği “93 Muhacirlik Destanı”, yine Rus idaresinde kalan Kars vilayetinin durumunu anlattığı “Esir Kars’a Destan” gibi manzumeleri olduğu bilinmektedirethnopedagogy.com. Bu eserlerde bir yandan göç yollarında çekilen sıkıntılara ağıt yakılırken, diğer yandan esaret altındaki vatan topraklarının kurtuluş ümidine vurgu yapılır. Özetle, Âşık Şenlik Rus işgali yıllarında bir ozandan ziyade milletinin sesi olmuş; gerek coşku ve kahramanlık şiirleriyle gerek hüzünlü destanlarıyla milli bilinci ayakta tutmaya yönelik çaba göstermiştir.

Bağımsızlık Tutkusu ve Eserleri: "Allah’tan Âl Osmanlı İsterem" ve "93 Koçaklaması"

Çıldır’da Âşık Şenlik heykeli ve kaidesinde 93 Koçaklaması’ndan dizeler. Heykel kaidesindeki “Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana” mısrası, ozanın halkına aşıladığı bağımsızlık tutkusunun bir özeti niteliğindedir.

Âşık Şenlik’in şiirlerinde vatan sevgisi ve istiklal arzusu en güçlü şekilde “93 Koçaklaması” ve “Allah’tan Âl Osmanlı İsterem” adlı eserlerinde ifadesini bulur. 93 Koçaklaması, 1877 Harbi sırasında düşmana karşı son ferdine kadar mücadele etmeyi telkin eden destansı bir şiirdir. Bu koçaklama, yedili hece ölçüsüyle ve tekrar eden nakaratlarla halkın hafızasında yer etmiştir. Yukarıda da belirtildiği gibi “Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana” şeklindeki tekrarlanan mısra, düşman karşısında asla teslim olmama yemini olarak dönemin milli direniş felsefesini oluşturmuşturtr.wikipedia.orgteis.yesevi.edu.tr. Şiirin tamamına bakıldığında, kılıç kuşanıp ata binmek, can pahasına kale ve vatan savunmak, din ve namus uğruna fedakarlıkta bulunmak gibi temaların işlendiği görülürteis.yesevi.edu.trteis.yesevi.edu.tr. Nitekim Âşık Şenlik bu koçaklamada “Kavga günü namert sapa yer arar / Er olan göğsünü düşmana gerer” diyerek yiğitçe mücadeleyi överken; “Hele Al Osman’ın görmemiş zorun / Din gayreti olan tedarik görün” diyerek de Osmanlı’nın gücünü henüz görmemiş olan düşmana karşı din uğruna hazırlıklı olunması gerektiğini vurgularteis.yesevi.edu.trteis.yesevi.edu.tr. 93 Koçaklaması halk şiirindeki kahramanlık türünün “şaheseri” kabul edilmektedirteis.yesevi.edu.tr. Bu şiir, sadece söylendiği dönemde değil, sonraki yıllarda da ezberden nesilden nesile aktarılmış; millî direniş ruhunun bir sembolü olarak görülmüştürbugudergisi.comdergipark.org.tr.

Diğer önemli eser “Allah’tan Âl Osmanlı İsterem”, Âşık Şenlik’in Osmanlı Devleti’ne duyduğu derin bağlılığı ve işgal altındaki yurdun kurtuluş özlemini açıkça dile getirdiği bir şiirdir. Âl-i Osman tabiri Osmanlı Hanedanı’nı ve dolayısıyla devleti temsil eder; Şenlik bu şiirinde Allah’tan dileğinin Osmanlı’nın tekrar hâkim olup kendilerini kurtarması olduğunu beyan etmektedir. Rivayete göre şiirin ortaya çıkışı, Rus işgal yönetimine karşı sergilenen cesur bir duruşla ilgilidir. Çıldır’ın Rusya’ya bağlandığı yıllarda bölgeye Ermeni asıllı Andon adında bir kaymakam atanmıştır. Zulmüyle nam salan Andon, köylerde düğün ve sazlı eğlenceleri yasaklamasına rağmen geleneklerini sürdüren halkı teftişe çıkar. Bir gün Köğas Köyü’nde bir düğün basan Andon, orada bulunan Âşık Şenlik’i azarlar ve “Çar’ın gücü Osmanlı’dan üstündür” diyerek onu kışkırtırbugudergisi.com. Asıl amacı ozanı sindirmek, mümkünse öldürmek olan Andon’un bu tehditkâr sözlerine karşılık Âşık Şenlik, ölümü dahi göze aldığını belirterek anında “Âl Osman’ı isterem” şiirini yüksek sesle okumaya başlarbugudergisi.combugudergisi.com. Şiirin ilk dizelerinde “Hulûs-i kalbimden bilsen fikrimi / Men Allah’dan Âl Osman’ı isterem” sözleriyle içtenlikle gönlünden geçenin Osmanlı yönetiminin geri gelmesi olduğunu dile getirirbugudergisi.com. Devamında “Merhamet sahibi ol Rahm-ı Ganî / Nesl-i mürsel hükm-ü hânı isterem” diyerek Osmanlı hanedanının (Hz. Peygamber neslinden gelen sultanların) hükmünü tekrar görmeyi dilediğini belirtirbugudergisi.com. Şiirin diğer bentlerinde ise Osmanlı padişahı II. Abdülhamid Han’ı överek, “Kaf’dan Kaf’a zîr-i zeminden beri / Hükmetmeye birce onu isterem” mısralarıyla dünyanın bir ucundan diğerine hükmedecek kudrette tek kişinin Sultan Hamid olduğunu vurgularbugudergisi.com. Bu cesur şiir karşısında Andon’un çok etkilendiği, Âşık Şenlik’in sadakat ve yiğitliğine hayran kalarak ona dokunmaya cesaret edemediği anlatılırbugudergisi.combugudergisi.com. Halk arasında dilden dile aktarılan bu olay, Şenlik’in sözünün silaha galebe çaldığı anılardan biri olarak kabul görmüştür.

“Allah’tan Âl Osmanlı İsterem” şiiri, içerik bakımından bir yakarma ve özlem şiiridir. Ozan, Osmanlı Devleti’ni sadece siyasi bir güç değil, aynı zamanda İslam’ın koruyucusu, adaletin temsilcisi olarak görmektedir. Nitekim şiirde geçen “Hiç aklımdan çıkmaz Al Osman adı / Gidipdir dünyanın lezzeti tadı / Mahşer günü bir mekânı isterem” dizeleri, Osmanlı’nın yokluğunda dünyadan tat almadığını, mahşer gününde dahi Osmanlı ile birlikte olacağı bir makam dilediğini ifade ederbugudergisi.com. Bu satırlar, Âşık Şenlik’in Osmanlı’yı milletinin istiklali için yegâne kurtuluş kapısı saydığını ve derin bir hasret duygusu taşıdığını göstermektedir. Gerçekten de ozan, işgalci güçlerin baskısına boyun eğmek yerine dualarında ve şiirlerinde “Al Osman” adını yüceltmiş; gerektiğinde bunun için hayatını tehlikeye atmaktan çekinmemiştir. Onun bu bağımsızlık tutkusu, halka moral aşılamış ve milli kimliğin muhafazasına hizmet etmiştir. Şenlik’in yaktığı bu meşale sayesinde halk, “devlet” ve “millet” kavramlarını zihinlerinde diri tutmuş; hürriyet umudunu nesiller boyu taşımayı başarmıştırteis.yesevi.edu.tr.

Osmanlı Devleti ve Kafkas Halklarıyla İlişkisi

Âşık Şenlik, Osmanlı Devleti’ne sadakati ve Kafkasya’daki Türk topluluklarıyla güçlü kültürel bağları sayesinde hem Osmanlı milliyetine hem de Kafkas halklarına mal olmuş bir şahsiyettir. Doğup büyüdüğü Çıldır bölgesi, etnik ve kültürel bakımdan bir geçiş noktasında bulunmaktaydı; burada Osmanlı Türk kültürü ile Azerbaycan/Kafkas Türk kültürü iç içe geçmişti. Şenlik’in mensup olduğu Terekeme (Karapapak) Türkleri, dil ve folklor olarak Azerbaycan sahasına yakın bir topluluk olup 19. yüzyılın ikinci yarısında hem Osmanlı hem Rus idaresi altında yaşamışlardırteis.yesevi.edu.tr. Bu ortam, Âşık Şenlik’e çift taraflı bir aidiyet duygusu kazandırmıştır: Bir tarafta kendisini Osmanlı Devleti’nin bir evladı olarak görmüş, diğer tarafta Kafkasya’daki soydaşlarıyla ortak bir kaderi paylaşmıştır. Nitekim Şenlik’in şiirlerinde Osmanlı padişahlarına ve devletine övgü önemli bir yer tutarken, kullandığı dil ve üslup Azeri Türkçesi (Terekeme ağzı) özelliklerini barındırırteis.yesevi.edu.tr. Ozan, böylece iki coğrafyayı kültürel olarak birleştiren bir köprü vazifesi görmüştür.

Osmanlı Devleti ile ilişkisi bağlamında Âşık Şenlik, tam bir devlet sadakati timsali olarak anılabilir. Her ne kadar 93 Harbi sonrasında fiilen Osmanlı yönetimi dışında bir bölgede yaşamak zorunda kalmışsa da, ömrü boyunca Osmanlı’dan yana tavır almaktan asla vazgeçmemiştirbugudergisi.com. İşgalci güçlerin baskısına karşın Osmanlı idaresine olan bağlılığından ödün vermeyen Şenlik, bu uğurda hayatını riske atacak kadar kararlı bir duruş sergilemiştirbugudergisi.combugudergisi.com. Şiirleri incelendiğinde onun devlet ve millet kavramlarını bütünleştiren bir anlayışa sahip olduğu görülür. Örneğin “Al Osmanlı İsterem” şiirinde Osmanlı saltanatını sadece siyasi hâkimiyetin değil, aynı zamanda dini ve toplumsal düzenin teminatı olarak tasvir etmiştirbugudergisi.com. Bu tavır, onun gözünde Osmanlı’nın Kafkasya Türklerinin de doğal hamisi olduğuna inandığını gösterir. Hakikaten, Kafkasya’daki Müslüman Türk halkları 19. yüzyılda sık sık Osmanlı’yı kurtarıcı güç olarak görmüşler; Şenlik de bu inancı şiirlerinde yüksek sesle dile getiren bir lider konumunda olmuştur.

Kafkas halklarıyla ilişkilerine gelince, Âşık Şenlik öncelikle bölgedeki Türk topluluklarının


(Azerbaycan Türkleri, Karapapaklar, Ahıska Türkleri v.b.) milli bilincini beslemiştir
. Şenlik’in hayatı, Kafkas coğrafyasında Ruslar ve onlarla iş birliği içindeki Ermeni güçlerin Türk ahaliye uyguladığı baskılara karşı mücadeleyle geçmiştirbugudergisi.com. 19. yüzyıl sonlarında Kars ve çevresinde faaliyet gösteren Taşnak/Hınçak gibi Ermeni komitelerinin Türk köylerine zulümlerine karşı halkın sesi olmuş; şiir ve destanlarında bu haksızlıklara tepkiyi dile getirmiştirdergipark.org.trdergipark.org.tr. Ozanın “93 Koçaklaması” ve diğer kahramanlık şiirleri, yalnız Osmanlı ordusuna değil, aynı zamanda Kafkasya’nın yerel milis güçlerine de moral vermiş; Kafkas Türklerinin direnme gücünü artıran bir etken olmuşturteis.yesevi.edu.tr. Bölgedeki diğer halklarla da (örneğin Gürcü ve Ermeni komşularla) etkileşim içinde olan Şenlik, bu toplumların ileri gelenlerince tanınan bir simaydı. Yukarıda aktarılan Andon vakasında görüldüğü gibi, bir Ermeni yöneticisi bile Şenlik’in cesaretine ve samimiyetine hayran kalabilmiştirbugudergisi.combugudergisi.com. Bu durum, onun şahsında Türk âşıklık geleneğinin diğer Kafkas halklarınca da saygı gördüğünü ortaya koyar. Öte yandan, Âşık Şenlik Azerbaycan, Gürcistan ve İran coğrafyasında katıldığı âşık meclisleri aracılığıyla kültürel etkileşimlerde bulunmuş; Azerbaycan’ın ünlü ozanlarını etkilemiş ve onlardan etkilenmiştiraregem.ktb.gov.trtr.wikipedia.org. Örneğin, Azerbaycan’ın Borçalı bölgesinde de Şenlik’in büyük meclisler yönettiğine dair kayıtlar vardırtr.wikipedia.org. İran’ın Erdebil ve Güney Azerbaycan bölgelerinde ise onun ölüm hikâyesinin halk arasında efsaneleşerek anlatıldığı tespit edilmiştirdergipark.org.trdergipark.org.tr. Bütün bunlar, Âşık Şenlik’in etkisinin Osmanlı sınırlarını aşıp geniş bir coğrafyaya yayıldığını göstermektedir. Hem Osmanlı hem Kafkas halkları nezdinde saygın bir ozan olarak kabul görmesi, onun evrensel insani değerleri (vatan sevgisi, adalet, hürriyet) şiirlerinde başarıyla işlemesinden kaynaklanır.

Ölümü ve Zehirlenme İddiaları

Âşık Şenlik’in hayatının sonu, tıpkı destanlardaki gibi trajik ve efsunlu bir biçimde gerçekleşmiştir. Yıl 1913’te, ileri yaşına rağmen geleneksel âşık toplantılarına katılmaya devam eden Şenlik, Revan (Yerevan) hanlarından birinin oğlunun düğününe davet edilirteis.yesevi.edu.tr. Revan yöresinde günlerce süren bu büyük şölende, Osmanlı, İran ve Kafkasya’nın muhtelif bölgelerinden gelen tanınmış âşıklar hünerlerini sergiler. Çeşitli karşılaşma (atışma) ve hikâye anlatma yarışmalarında Âşık Şenlik bütün rakiplerini yenerek “baş âşık” unvanını kazanır; anlattığı Latif Şah hikâyesi birincilikle ödüllendirilirteis.yesevi.edu.tr. Ancak bu büyük başarı, maalesef kıskançlık ve husumeti de beraberinde getirir. Rivayete göre, Şenlik tarafından söz düellosunda mağlup edilen bazı âşıklar onun yemeğine gizlice zehir katarak intikam almak isterlerteis.yesevi.edu.traregem.ktb.gov.tr. Şenlik, gösteriler sonrası ustalığını kanıtlamış olmanın huzuruyla memleketi Çıldır’a doğru çırağı Bala Mehmed ile yola çıkar; ancak yolda fenalaşır. Zehir, vücudunda tesirini göstermeye başladığında artık çok geçtir. Ozan, memleketine yaklaşamadan Arpaçay’ın Dalaver köyü civarında hayata gözlerini yumar (1913)aregem.ktb.gov.tr. Cenazesi büyük bir hüzünle köyü Suhara’ya (bugünkü Âşık Şenlik beldesi) getirilir ve orada defnedilirteis.yesevi.edu.tr.


Âşık Şenlik’in bu olağandışı ölümü, zamanla halk arasında menkıbevi bir anlatıya dönüşmüştür. Bölgedeki anlatılarda onun ölüm anında kerametler gösterdiğinden, zehri içeceğini önceden sezdiği halde “alın yazısı” diyerek kadere boyun eğdiğinden bile bahsedilir. Kimi varyantlarda ise zehirlenme hadisesinin İstanbul’da olduğu veya failinin farklı kişiler olduğu gibi detaylar anlatılır ki, bu da efsanenin zamanla farklı versiyonlar kazandığını gösterirdergipark.org.trdergipark.org.tr. Ancak tarihsel araştırmalar ve güvenilir kaynaklar, Şenlik’in yemek veya şerbetine katılan bir tür ağır metal zehri sonucunda yaşamını yitirdiği görüşünde birleşmektedirteis.yesevi.edu.traregem.ktb.gov.tr. Bu zehirlenme hadisesi, halk edebiyatı araştırmacısı Prof. Ali Kafkasyalı’nın tespit ettiği üzere, özellikle İran Azerbaycanı’ndaki Türk aşıklar arasında bir halk hikâyesine dönüşmüş ve düğünlerde anlatılagelmiştirdergipark.org.trdergipark.org.tr. Günümüz araştırmacıları her ne kadar bu rivayetleri derleyip tarihî bir zemine oturtmaya çalışsalar da, aradan geçen uzun yıllar nedeniyle olayı tüm ayrıntılarıyla teyit etmek mümkün olmamaktadır. Zehirlenerek öldüğü iddiası, resmî kayıtlara geçmemiş olsa da hem yazılı kaynaklarda hem sözlü gelenekte güçlü biçimde yer ettiğinden genel kabul görmüştür.

Âşık Şenlik’in ölümü, halkı arasında derin bir üzüntü yaratmıştır. Onu ebedileştirmek isteyen sevenleri, mezarını bir anıt mezar haline getirmişlerdir. Bugün Ardahan’ın Çıldır ilçesine bağlı Âşıkşenlik kasabasında bulunan kabri, kitabesine işlenmiş dizeleriyle adeta bir ziyaretgah gibidirteis.yesevi.edu.tr. Ayrıca Çıldır ilçe merkezinde dikilen heykeli ve başka anma etkinlikleriyle ozanın hatırası yaşatılmaktadırtr.wikipedia.orgtr.wikipedia.org. Böylece, zehirle susturulan bu güçlü sesin mesajları, aradan geçen on yıllara rağmen toplumsal hafızada ve edebiyat tarihinde yankılanmaya devam etmektedir.

Sonuç

Âşık Şenlik, hayatı ve mücadelesiyle halk edebiyatının bir ozandan daha fazlası olabileceğini kanıtlamış müstesna şahsiyetlerden biridir. Onun destansı şiirleri, yalnızca estetik bir değer taşımakla kalmamış; işgal altındaki bir milletin direnç kaynağı olmuştur. Çıldır ve Kafkasya coğrafyasının çetin şartlarında, sazını ve sözünü birer silah gibi kullanarak halkını birlik ve dayanışmaya çağırmıştır. “93 Koçaklaması” ile dillere pelesenk olan “Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana” sözü, bugün dahi milli hafızada yer eden bir bağımsızlık yemini niteliğindedir. “Allah’tan Âl Osmanlı İsterem” şiiriyle dile getirdiği devlet ve hürriyet özlemi ise, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte Türk halkının yaşadığı duyguların bir özetini sunmaktadır.

Akademik araştırmalar, Âşık Şenlik’in şiirlerinin milli şuurun diri tutulmasında önemli bir işleve sahip olduğunu ortaya koymaktadırdergipark.org.trteis.yesevi.edu.tr. Onun eserleri, bir yandan edebi mirasımızın parçası olarak incelenirken, diğer yandan toplumsal tarihin birer şahidi olarak değerlendirilmektedir. Bugün Âşık Şenlik adı, sadece bir halk ozanını değil, aynı zamanda zulme boyun eğmeyen bir halk kahramanını temsil etmektedir. Zehirlenerek öldürülmesi ile ilgili anlatılar, her ne kadar hazin olsa da, onun mücadeleci ruhunun düşmanlarını dahi korkuttuğunu göstermesi bakımından manidardır. Sonuç olarak, Çıldırlı Âşık Şenlik gerek hayat hikâyesiyle gerek eserlerindeki bağımsızlık tutkusu ile edebiyat ve tarih sahnemizde unutulmaz bir iz bırakmıştır. Onun yaktığı meşale, bugün hâlâ vatan ve hürriyet söz konusu olduğunda bizlere yol göstermeye devam etmektedir.

Kaynakça:

  • Gökşen, Cengiz. “Âşık Şenlik’in Kars’ın İşgal Yıllarında Söylediği Koçaklama ve Destanların Halk Üzerindeki Etkisi.” Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi 1/3 (2012): 118-135dergipark.org.tr.
  • Aslan, Ensar. Çıldırlı Âşık Şenlik: Hayatı, Şiirleri, Hikâyeleri. Erzurum: 1975teis.yesevi.edu.trteis.yesevi.edu.tr.
  • Kafkasyalı, Ali. “Âşık Şenlik’in Revan Seferi ve Zehirlenerek Öldürülmesi.” II. Uluslararası Âşık Şenlik Sempozyumu Bildirileri, Kars, 2000dergipark.org.tr.
  • Şahin, Suat. Aşık Şenlik: Hayatı ve Şiirleri. Ankara: 1983bugudergisi.combugudergisi.com.
  • TEİS – Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü, “Çıldırlı Şenlik” maddesiteis.yesevi.edu.trteis.yesevi.edu.tr.
  • Vikipedi, “Âşık Şenlik” maddesi (Türkçe)tr.wikipedia.orgtr.wikipedia.org.

 

Yorumlar