Galatasaray'ın Bölünmesi (ATEŞ-GÜNEŞ OLAYI)





GüneşSK Logosu


    
Galatasaray, Türkiye'nin en demokratik olmasına rağmen oligarşinin en derinliklilerine hissedilen kurumudur. Örneğin; 2005 yılında Manchester United'ın ABDli iş adamı Malcolm Glazer tarafından satın alınmasını haz edemeyen taraftarlar  FC United of Manchester adında bir başka Manchester takımı kurdular. Bir başka örnek Inter, 1908 yılında şehrin diğer takımı A.C. Milan'dan bölünerek kuruldu. A.C. Milan'dan ayrılmasına sebep takım içindeki başta İsviçreli oyuncular olmak üzere bazı oyuncuların takımdaki İtalyan egemenliğine karşı çıkmaları olmuştu. Zaten bu yüzden kuruluşundan beri Inter yabancı oyunculara açıktır ve takımın adı bunu belli eder şekilde Internazionale(Uluslararası) olarak konulmuştur. Milan takımının içinden çıkan Inter'in hikayesine benzer bir hikayede Galatasaray için yaşanmıştı. 

    Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı döneminde 1929 yılında çıkan birtakım iç anlaşmazlıklar, 1933 yılında bir bölünmeyle sonuçlanır. Aynı yıllarda Galatasaray Lisesi'ne ziyaretlerde bulunan Gazi Atatürk ise Galatasaray'a karşı bir eğitim kurumu olarak hep sempati ile yaklaşmıştır. 1933 yılını takiben Çanakkale Gazisi Eşref Şefik(Atabey) ‘Olimpiyat’ adlı dergide yazdığı kulüp aleyhtarı yazılardan ötürü üyelikten ihraç edilir. Şefik yazılarında, takımın kötü gidişatını yönetime mal ediyor; Galatasaray’ın mevcut haliyle “ecnebi takımlarla maç kombinezonlarına girmesinin mümkün olmadığını” söylüyordu. Yani "Liselilerin dışına çıkmalıyız" diyordu. Bir tarafta Muhlis Hoca ile Liseci-gelenekçi kanat diğer tarafta Yusuf Ziya Öniş ile yenilikçi taraf karşı karşıya gelmişti. Eşref Şefik’in kulüpten atılması tepki yaratır ve uzun yıllar kulüp başkanlığı yapan Yusuf Ziya Öniş'in istifasıyla ortalık karışır. Bu tatsız gelişmelerin nedeni de amatörlük-profesyonellik tartışmasıdır. Yusuf Ziya Öniş ve arkadaşları futbolun ancak profesyonellikle kalkınabileceğini savunurlar.

Yusuf Ziya Öniş



Buna karşılık Suat Hayri Ürgüplü de amatörlüğü ve futbol takımının liseye dayanma özelliğinin korunmasını ister.
Ayrılan 25 üye Yusuf Ziya Bey’in etrafında toplaşıp yeni bir kulüp kurmaya karar verir. Bu kulübe öncelikle Sarı-Kırmızı adını vermek isterler, ancak Mekteb-i Sultani ’den gelen tepkilerle kulübün adı Ateş-Güneş olur. Galatasaray’ın engelleme çabalarına karşın bu takım ligde oynama hakkını elde eder. Bununla da kalmayıp Galatasaray’dan bazı futbolcuları transfer ederek huzursuzluk yaratır. Bundan sonra Ateş-Güneş, Galatasaray için gün geçtikçe tatsızlaşan bir mevzu halini alır. Siyasi gücü de arkasına alır. Bir yıl sonra Atatürk'ün Güneş Dil Teorisi'ne atıfta bulunarak "Güneş" diye anılan takım ligde fırtına gibi eser. Kulübün başkanı Ata'nın yaveri Cevat Abbas Gürer'dir. Güneş isminin önerisi, Ateş-Güneş'in 28 aralık 1934 günlü genel kurulunda coşku ve alkışlarla onaylanır.

Cevat Abbas Gürer'in söz konusu genel kurul konuşması şöyledir.

"Aziz kardeşler,

Asil büyük ulusumuzun, onun zengin tarihinin en büyük oğlu Atatürk'ü... bir yılını doldurmakla sevinen mutlu kulübümüzün üyelerini, siz kardeşlerimi, sevgiyle selamlarım.

Bayanlar, Baylar... önsözümüz, kulübümüze birinciteşrin (ekim)in yirmibeşinci günü yeniden ad veren ulu Atatürk'e... o büyük kurtarıcı'ya... ben abiralinden (lutfundan), bu sayırgalinden (ihsanından) dolayı duyduğumuz kulduklarımızı (şükranlarımızı) yüksek katına baş eğerek sermektir.

Güneşliler tarihini kökten eriklendiren (kuvvetlendiren), aydınlatan bu yüce kutlu sayırgal; her çağ için de yolumuza yaltırıklar (nurlar) saçacaktır. Biz Güneşliler bu kutlu adın erdemi ve eri olmaya bütün varlığımızla çalışacağımız kuşkusuzdur.

Ey büyük Atatürk... sana yakışacak değerde onatlı (ahlaklı), bilikli (dirayetli), tende zorlu ve yöntemli bir yurttaş olmaya ilk kurulduğumuz gün senin uğrunda içtiğimiz andımızdır" söylevini dinledikten sonra, Atatürk'ün kulübe abiral eylediği yalnız güneş adı bütün üyelerin alkış ve yaşaları arasında kulübün yeni adı olarak oybirliği ile kutlulandı."
(haluk san, belgeleri ile Türk spor tarihinde Atatürk, s.113).

Atatürk, Güneş Kulübü kurulduktan iki yıl sonra 30 ocak ve 15 şubat 1935'te iki kez ziyaret etmiş yöneticiler ve sporcularla uzun uzun görüşmüştür. yazıldığına göre, sporcular bu ziyaretlerde kendisini "Yaşasın Güneşimiz" diye karşılamışlardır.

Bu atmosferde 1938 yılında Güneş Milli Küme’de şampiyon olur. Beşiktaş ikinci Galatasaray da üçüncüdür. Aynı yıl, Zeki Rıza Sporel’in istifası ve yerine başkasının bulunamaması yüzünden geciken İstanbul Ligi ancak kasım ayında başlar ve tek devreli olarak yapılabilir. Burda da Güneş averajla şampiyon olur. 
Galatasaray-Güneş arasında oynanan maçlar;
01.12.1935: 6-2
20.12.1936: 1-1
21.03.1937: 2-2
04.07.1937: 1-1
19.12.1937: 0-6
20.03.1938: 0-7
05.06.1938: 2-4

1938’in Ekim ayında, yalnızca futbol şubesini değil atletizm, güreş ve denizcilik branşlarını da sonlandırma kararı alırlar. Atatürk’ün ölümünden sonra ise Güneş Spor Kulübü tamamen kapanır.

Oyuncuların büyük kısmı Galatasaray’a transfer olur, bazı yöneticiler de esas kulüplerine geri dönerler. Böylece sarı kırmızılı camia içindeki ikilik de sona erer. Kimi çevreler bu durumu bahane ederek, kulübün profesyonellik karşıtı Galatasaraylılara ders vermek için kurulup şampiyon olunca da kendilerini feshettiklerini iddia eder. Fakat böyle bir durum söz konusu olması halinde, kulübün şampiyon olur olmaz kendini feshetmesinin daha mantıklı olacağı aşikardır. Bu yüzden diğer birtakım otoriteler kulübün hızlı çöküşünün nedenini Atatürk’ün ilerleyen hastalığına bağlı olarak bürokratik çevrelerdeki değişime bağlamaktadır. Siyasetle yükselen Güneş’in siyasetle battığı savunulmaktadır.

Cevat Abbas Gürer

 Güneş kendisini fesih edince de küsler barışmış. Galatasaray için Metin Oktaylara, Terimlere fırsatlar verme zamanı gelmişti. Güneş-Galatasaray olayı olmak zorundaydı zira Metin Oktay gibi efsaneler transfer edilip oynatılamazdı.



Kaynaklar;
1-Neftçi BAKÜ vs GÜNEŞ SK Maçı



4-haluk san, belgeleri ile Türk spor tarihinde Atatürk, s.113

5-Ahmet Çakır, Galatasaray SK Tarihi






Yorumlar